Sünnet, çoğunlukla çocukluk döneminde gerçekleştirilen, tüm dünyada en eski ve en sık uygulanan cerrahi girişimlerden birisidir. Erkek sünnetinin başlangıcının insanlık tarihinin en eski dönemlerine kadar uzandığı düşünülmektedir (1, 2). Her yıl 13. 3 milyon erkek ve 2 milyon kız çocuğu sünnet edilmektedir (1,2). Tüm Dünyadaki erkeklerin yaklaşık %25’ inin sünnetli olduğu tahmin edilmektedir (3) .
Sünnet; tıbbi nedenlerle yapılabildiği gibi hiçbir tıbbi neden olmadan toplumların kültürel, sosyal durumları ve özellikle de dini inanışları nedeniyle yapılabilmektedir. Müslümanlar, Yahudiler ve bazı Hıristiyanlarda yaygın olarak uygulanmakta, özellikle Müslüman ülkelerde büyük önem taşımaktadır (4, 5) .
Sünnet, farklı toplumlarda, farklı gelişim dönemlerinde uygulanabilmektedir. Sünnet,Müslümanlar ve Yahudiler için dini inanışın gereğidir ve Yahudilerde doğumdan sonraki 8. gün, Müslümanlarda çocukluk çağının herhangi bir zamanında yapılmaktadır, herhangi bir zaman kısıtlaması yoktur. Ülkemizde her yıl, özellikle yaz aylarında binlerce çocuk sünnet olmaktadır. Ülkemizde sünnet olma yaşının 2 ile 11 arasında değiştiği ve ortalama 7 olduğu bilinmektedir.
Sünnetin, çocuk ruhsallığı üzerinde olumsuz etkileri olduğunu öne süren, çeşitli yayınlar bulunmaktadır. Genel olarak kabul edilen görüş, sünnetin 2 yaşından önce ya da 6 yaşından sonra yapılmasıdır. Bu yaşlar arasında, özellikle ruhsal açıdan çocukların olumsuz etkilendikleri düşünülmektedir. Bu nedenle araştırmacılar sünnetin ruhsal yönden bireye zarar vermemesi için 2 yaşından önce yapılmasını önemle vurgulamaktadır.
Sünnet olma yaşı, sünnet konusunda, Müslüman olan ve olmayan toplumlar arasındaki en önemli farktır. Sünnet olma yaşı ile çocuk psikolojisinin değerlendirilmesi amaçlı, kıyaslamalı çalışmalar bulunmamaktadır. Sünnete, geçirilmesi zorunlu bir cerrahi işlem gözüyle bakıldığı zaman, çocuğun canının yanmasına neden olacak bu işlemin, onun en az sıkıntı çekeceği bir yaşta yapılması uygundur. Kastrasyon kompleksi, benlik ve vücut bütünlüğü duygularının incinmesi olarak düşünülmektedir ve bu psikolojik nedenlerden dolayı, 4-6 yaş grubunda, elektif sünnet yapılması uygun değildir. Sünnet için ya duygusal olarak hiçbir şey hissetmeyeceği yeni doğan dönemi ya da sünnetin ne olduğunu tam kavradığı ilkokul dönemi, en uygun dönem olarak kabul edilebilir.
Sünnetin ruhsal sonuçlarını değerlendirirken, sosyal faktörleri de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ülkemizde, sünnet çocukluktan erkekliğe geçiş olarak yorumlanmakta, sünnete oldukça olumlu anlamlar yüklenmektedir. Şahin ve ark., sünnetin toplumda sosyal bir baskı oluşturduğunu, çocukların sünnet olmadan kendilerini tam erkek olarak hissetmediklerini belirtmiştir. Çocuklar genellikle operasyona haftalar öncesinden bu olumlu bakış ile hazırlanmaktadır. Öztürk, Türk toplumunda sünnet olmamanın kabul edilmediğini, erkek çocukların bu durumdan utanç duyduklarını ve kendilerini kusurlu hissettiklerini belirtmiştir. Sünnetin etkilerinin ortaya çıkışında çocuğun, sünnet hakkında ne bildiğinin önemli olduğunu ve Türkiye’de sosyal faktörlerin sünnetin olumsuz etkilerini sınırlandırdığını öne sürmüştür (6, 7). Kırımlı (2009), sünnet sonucunda “fiziksel olarak kaybedilmiş olanın toplumsal olarak kazanıldığını” vurgulamıştır (8).
Sünnetin bazı çocuklarda psikiyatrik bozukluklara sebep olmasında, çocuğun kişilik özellikleri, sünnet öncesi dönemde çocuğun sünnete nasıl hazırlandığı, operasyon sırasında ve sonrasında yaşadığı fiziksel sıkıntılar rol oynuyor olabilir. Ailelerin sünneti nasıl algılayıp çocuklarına nasıl yansıttıklarını da önemli bir faktördür.
Bireysel farklılıklar, çocukların sünnet ile ilgili kaygılarının dikkatle değerlendirilmesi, sünnet öncesinde her çocuğun öznel olarak operasyona hazırlanması, sünnetin çocuk ruhsallığı üzerindeki olumsuz etkilerinin ortadan kalkması konusunda önemlidir. Risk altındaki çocukların sünnet girişimi öncesinde, bir uzman tarafından değerlendirilmesi bu alanlarda ortaya çıkabilecek olumsuz durumları da engelleyebilir.
Toplumumuzda yaygın olarak yapılan sünnet düğünleri ve alınan hediyeler, çocuğun sünnet olma isteğini arttırmakta ve sünnetin bir eğlence olarak algılanmasına katkı sağlamaktadır. Sünnetin toplumdaki olumlu algısı, çocukların bu girişim için kaygılarını azaltmaktadır.
Uzman Psikolog S. Nil Yıldırım
Kaynakça:
1. Dekkers W, Hoffer C & Wils JP (2005) Scientificcontribution, bodily integrity and male and femalecircumcision. Medicine, Health Care and Philosophy, 179-191.
2.Denniston GC (1999) An analysis of circumcisionadvocacy. Male and Female Circumcision, Medical, Legal and Ethical Considerations in PediatricPractice. Eds: Denniston GC, Hodges FM & MilosMF, 221-40.
3. Drain PK, Halperin DT, Hughes JP, Klausner JD, Bailey RC. Male circumcision,religion,and infectious diseases: an ecologic analysis of 118 developing countries. BMC Infect Dis. 2006; 6: 172.
4. Reader, S.J., Martin, L.L., Koniak-Griffin,D.: Maternity Nursing, Family Newborn and Women’sHealth Care, Ed: Sarah A., 18 Edition s.744-745 U.S.A,1997.
5. Rizvi SA, Naqvi SA, Hussain M, Hasan AS. Religious circumcision: a Muslim view. BJU Int1999; 83: 13-16.
6.Öztürk, M. (1997). Çocukluk Çağı Ruhsal Sorunları ve Bozukluk, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, [7. Basım], [ed. Öztürk, O.], Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 421-451.
7. Öztürk, O.(1997). Nevrotik Stresle Ġlgili ve Somatoform Bozukluklar-I, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, [7. Basım], [ed. Öztürk, O.], Ankara: Hekimler Yayın Birliği, 261-289.
8. Kırımlı Y (2009) Yetişkinliğe ilk adım: Sünnet. İğdiş, Sünnet, Bedene Şiddet Kitabı Eds: Naskali-Gürsoy E, Koç A, 151-163.